Hayat Enerjim: -Sonsuz


Belki de son zamanlarda yıldızlara yeterince bakmadığım için umutsuzluğa düştüm. Büyük bir buhran. Çocukluğumdaki kendimden utandım. Gökyüzüne ayıracak zamanım da vardı oysaki. Yıldızlar bana cevap vermemekte ısrar edince mi gizli bir küslüğe büründüm?

Son zamanlardaki sonsuzluğumun içinde neler düşünüyorum biliyor musun? Belki de bilmemelisin. Fakat anlatmak istiyorum.

Ben bu Dünya'daki kötülüğü kaldıramıyorum. Aklım ve midem almıyor. Bütün organlarım görevi olmamasına rağmen kusuyor. Buna, bunlara daha fazla tahammül edemiyorum. Yapamıyorum. Çok kötü şeyler görüyoruz, çok bedbaht şeyler seyrediyoruz. Ama onlar yaşıyor ve bunu ben kaldıramıyorum. Bunu kaldırabilen insanları sığdıramıyorum dünyama. Ben Dünya adlı şu ilginç gezegeni hiç böyle hayal etmemiştim çocukken.

Geçtiğimiz günlerde televizyonda haberleri izlerken yine kaldıramadığım bir kötülüğe tesadüf ettik. (Ne kirli bir tesadüf!) Birisi kanalı değiştirmemi çünkü bu haberin onu üzdüğünü söyledi. Bense, "Biz sadece seyrediyoruz, onlarsa bunları yaşıyor." dedim. İşte tam olarak kaldıramadığım şey buydu. Ben seyrederken katlanamıyordum fakat insanlar bunları yaşıyordu ve biz seyretmeyerek yok sayıyorduk kendimizden bile habersizce. Bazen istiyorum her şeyden bihaber olmayı fakat yapamıyorum. Çünkü benliğim buna müsade etmiyor.

Belli ki Dünya hiçbir zaman hayalimdeki kadar güzel olmayacak. Buna dair umutlarım yok olup gitti ve ben umutsuz bir insana dönüştüğüm şu sonsuzlukta çirkin hissediyorum. Umutsuzluk güzelliklerin hepsini söküp alıyor içinizden. Umuda dair hiçbir şey kalmayınca insan çirkin bir canlıya dönüşüyor. Tahammül edilemeyecek bir çirkinlik hali.

*

O kadar yoruldum ki saçma sapan şeyleri düşünmekten. Artık bunu yapmak istemesem de zorluyorlar. Kendimi bir boşluğun içine atmak ve hiçbir şeyden haberdar olmamak istiyorum. Mümkün mü? Değil sanırım. Çünkü kulaklarım çok iyi duyuyor. Bazen bazı şeylerin üzerine fazla düşünmemek ve aklını dinlendirmek gerek. Şimdi bunu yapmaya başlayacağım... ve biliyor musun? Olacak. Yapacağım. Sayısız denemelerim bir başarıyla taçlanacak. Çünkü çok fazla düşünmekten aklım acıyor.

Büyük bir karmaşanın içine sürüklüyorum kendimi. Her zaman yaptığım gibi. Bir elim beni çekip sürüklüyor kara deliğime; diğer elimse o karanlığa girmemek için var gücüyle çabalıyor. Sonunda hangisi yenecek bilmiyorum ya da bir kazanan olacak mı? Omuz silkiyorum her zaman yaptığım gibi. Çünkü böyle direniyorum kendime. Omuz silkmek de benim bu karmaşaya karşı verdiğim cılız ama naif direnişim. Ben de böyle bir insanım diyorum kendime, kabulleniyorum. Ne yaparsam yapayım kendi gücüm bile beni böyle bir insan olmaktan daha öteye götürmeyecek. Ben her zaman böyle olacağım; böyle kalacağım. 

Hayat enerjim -sonsuz'ken, böyle kalacağım.

Bütün kaygılarımı bir kenara bırakmak... Hayır, hepsini yok etmek istiyorum. Sanki bir oksijen tüpüymüş gibi biri bitince yeni bir tanesiyle yoluma devam ediyorum. Sanırım ben kaygısız yaşayamıyorum. Oysaki hayal ediyorum da ne güzel olurum... Gitmek istiyorum sevgili hayalet okur, gitmek. Gitmek ne müthiş şey bir bilsen! Sanırım bir yerlerden esiyor bana. Tutuluyorum. Beni kimsenin tanımadığı bir yerde yeniden var olmak istiyorum. Sıfırlanmak. Belki de arınmak.

Bunu öyle sık hayal ediyorum ki... 

Bir filmin içindeymişim gibi. Henüz çekilmemiş bir film, henüz yazılmamış bir kitap, henüz bestelenmemiş bir şarkı gibi ve henüz soluk almamış bir insan gibiyim. Gibilerle doluyum. Fazlasıyla. Her şeyin azı da fazlası da zarar. Tam ortasını yakalayamıyorum. Saatim günde bir kez bile doğruyu göstermiyor ama ben onu bu haliyle seviyorum. Çünkü zamanda ve mekanda yolculuk yapmak için Doctor, Tardis'iyle geldiğinde beni uyarmak için akrebinden ve yelkovanından ne gelirse fazlasıyla yapacağını biliyorum. Burada bekleyeceğim.

Sonsuz karmaşamın içinde. 


Açık SIR: "Güneşin içinde kayboluşumu izleyecekler. Güneşin içinde kayboluşumu izleyeceksiniz..." (Lorde – Liability...)

Yorumlar

  1. Böyle bir şey nasıl olur aklım almıyor. Bugün fark ettiğim üzere senin de yorumun dahil bloguma gelen birçok yorum spam klasörüne düşmüş ve bu durum senelerdir devam ediyormuş. Bu sebeple yorumunu geç fark edip geç yayınlayıp geç yanıtladığım için çok üzgünüm ve değerli yorumun için çok teşekkür ederim. Resmen geçmişten gelen bir mektup gibi okudum yorumunu. Ah nasıl böyle bir şey olabilir! Çok üzgünüm. Yıldızları seven bir insanla karşılaşmak her zaman güzeldir. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar