Mutluluk Sancısı

Bir şeye çok üzgünüm ama ne olduğunu bilmiyorum. Galiba mutluluk üzüntüsü bu. O kadar mutluyum ki ağlayasım geliyor. Ben hiç bu kadar mutlu olabileceğimi düşünmemiştim. İnsan nasıl mutlu olur bilmiyordum. İnsan gerçekten nasıl mutlu olur? İçine, göğüs kafesinin tam ortasına nasıl o huzurlu mutluluk yerleşir... İnsanın gözlerinin içi nasıl bu kadar sıcak gülümser... Şimdi bunları biliyorum. Ama bildiğim bir şey daha var. Göğüs kafesimin tam ortasına yapışıp beni huzursuz eden bir mutluluk... Mutluyum ama aynı zamanda da hiç mutlu değilim. Kalbim göğüs kafesimin içinden çıkacak gibi. Bir o yana kayıyor bir bu yana... Bazen şişiyor patlayacak gibi oluyor ama sonra normale dönüyor.

"O kadar mutluyum ki..."

Ama bazen... Bazen hayattaki bütün güzel şeylere olan inancımı kaybediyorum. Mesela bir çiçeğe olan inancımı kaybediyorum. Kasımpatına... Sanki dünyadaki bütün kasımpatılar solmuş ve bir daha çiçek açmayacak gibi. Olsun, diyorum. Olsun... Ben güneşin doğmadığı, çiçeklerin açmadığı bir dünyayı bile kabullendim. Belki kendimi kandırıyorum ama yaşamaya çalışıyorum. Eğer kabullenmezsem nefes alamam. Kalbim şişer, göğüs kafesim patlar ve ben ölürüm.

Biri beni sevsin istedim. Biri beni sevdi. Biri beni seviyor. Ama bazen nefes alamıyorum. Birini sevmek istedim. Birini sevdim. Birini seviyorum. Ama bazen nefes alamıyorum. Bazen beni uçurumdan atacak da tutacak da gücü ona verdiğimi düşünüyorum. Ben kendi gücümü birine verecek kadar aptal mıydım yoksa aşk tam olarak böyle bir şey miydi? Ya da esasında ben sevmeyi de sevilmeyi de öğrenememiş miydim çocukken? Büyüdüm, yetişkin bir kadın oldum ama hala birinin beni sevmesine, bana sarılmasına, bana şefkat göstermesine ihtiyaç duyuyorum. Çocukken yeterince başım okşanmadığı için mi sevgiye ve şefkate bu kadar açım... Sevgiye olan ihtiyacımı şimdi sadece bir insanla mı kapatmaya çalışıyorum? Kalbimin üzerine battaniye gibi örtüyor muyum onu? 

Biliyorum... Biliyorum ne kadar büyürsek büyüyelim hala sevgiye, şefkate ihtiyacımız var biliyorum. Ama bu ilaç gibi geliyor. Sanki D vitamini gibi. Bende çok az miktarda bulunan bir şeyi bulunca çıldırmışım gibi. Abartılı bir insan olmuşumdur hep duygularımda. Öfkeyse sonuna kadar çılgınca, sevgiyse dünyayı ayağa kaldıracak kadar akıllıca uçsuz bucaksız... Bir duyguya kenetlenirsem sonuna kadar giderim. İyi ya da kötü. Bu bazılarına korkutucu gelebilir ama sadece kendime zararım var. Duygularımı dışarıya çıkarırken kontrol etmeye çalışıyorum ama bazen kontrolü kaybedebiliyorum. Keskin hatlarım var, katı kurallarım, aşılmaz çizgilerim... Ama birisi hepsini çok güzel yıktı ve ben de arkama yaslanıp gülümseyerek izledim.

Bugün bir şeyi fark ettim. Ben mutsuzluktan besleniyorum. İnsanların kalbini kolayca kırıyorum sonra da panik olup özür dileyerek her şeyi düzeltebileceğimi sanıyorum. Bunu neden yapıyorum? Çünkü sevmeyi de sevilmeyi de bilmiyorum. Bilmediğim için de elime yüzüme bulaştırıyorum karşılaştığım tüm güzellikleri. Hayat bana hep acı şeyler öğretti. Ben de bundan başka beslenecek şey bulamadım. Hayatta tamiri imkansız şeyler vardır, ruhum gibi... Tamir olmadı, tamir olmuş gibi davranıyor. Bir noktada ruhum da ölebilir. Ama hala biraz umut var. Sadece kendimi her şeyde suçlamayı bırakırsam o zaman bir şeyleri yoluna sokabilirim. Bir de umursamamayı öğrenmem gerekiyor. 

Bir insan tarafından sevilmenin benim için büyük bir şans olduğu gibi saçma bir fikirden kurtulmam lazım öncelikle. Bunu duysa dramatik olduğumu düşünür ama beni anlar mı? Bilmiyorum. Beni gerçekten anlıyor mu bilmiyorum. Elbette her zaman birbirimizi yüzde yüz anlayamayacağız ama bu dramatikliğimin aldığım yaralardan kaynaklandığını sezmiş bile olmalı ve bunu anlamalı... Ben hayatta sevilmekten bile daha çok anlaşılmayı istedim. Birinin beni anlaması için ömrümü veririm. Belki de gözümde büyütüyorum her şeyi, evet belki de bazen fazla dramatiğim ama insanım ve benim hiç de düzenli olmayan karmaşık bir ruhum var. Bir de sıcak kalması gereken bir kalbim. Göğüs kafesimde kalması gereken kalbim.

Kalbim ağrıyor. Mutluluk sancısı...

SIR: Bir insanı sevmekle başlar her şey ve bir insanı sevmekle biter her şey... 

SIR değil: Drama iyi bir şey değil, romantik komedi kitapları okuduğum ergenliğime geri dönmek istiyorum. Her şey yolunda ya da değil. Çok umursamamak lazım. Kendimi rahatlattığım bir yazı oldu. Yani umarım olmuştur. Yazmak bana hep iyi gelmiştir, ruhuma ilaç. 

Kendime sevgiyle,

Yorumlar

  1. Tıpkı senin yorumlarının kalbime dokunduğu gibi... :) Teşekkür ederim, sen de hep mutlu ol canım İlkay...

    SIR: Hepimiz bir şekilde öğreniyoruz sanırım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar