Rağmen

Geçen gün raflardan birine ulaştım.
Çok da zor değilmiş.


Şimdi ne yapacağım biliyor musun? Bilgisayarımdaki bütün ders notlarını sileceğim. Ama tek tek, zevkle! Söylemesi bile içime büyük bir mutluluk saçıyor. Öyle rahatlayacağım ki. Oh be! Evet, oh be, çok rahatlatıcı. O lanet olası üçüncü köprüyü bir daha geçmek zorunda kalmayacağım. Mideme ağrılar girmeyecek, sabahın körüne koyulan sınavlar yüzünden bütün uykum zehir olmayacak ve ben o lanet yolu saatlerce gitmek zorunda kalmayacağım. Bir şeylerden nefret ediyorum, evet ama nefret ettiğimi sandığım o kadar çok şey varmış ki! Okuldan mesela, nefret ettim ama nefret ettiğim şey kendi endişelerimdi. Sürekli başarısız olma endişesi. Esasında pek başarısız da olmamıştım, hatta kendimden beklemediğim şeyleri bile başardım ama bir türlü kendimi başarılı hissedemedim. Hep bir şeyler eksikti, hep! İçimde sürekli beni yetersiz gören farklı bir insan daha vardı sanki. İçten içe biliyordum doğrusunu ama bir türlü yaptıklarımdan tatminkar olmuyordum. Bir şey değişmedi ama şimdi daha iyi görebiliyorum. Çünkü bir şeyler bitiyor, kapılar kapanıyor ve sen kendi hayatının dışında kalıp bakıyorsun pencereden. Perdeler açık.

İçerisini görebiliyorum. Tüm hayatım, işte orada.

Resim yapmayı, yağlı boya tablo yapmayı seviyorum. Uzun zamandır yapmamama rağmen yatağımın arkasındaki boşlukta bir tuval duruyor, çekmecelerin birinde de yağlı boya takımı, fırçalar... Hatta kalemlikte de ilk resim yaptığımda kullandığım fırçam bile duruyor. Yaptığım iki tablo duvarda asılı, her gün bakıp belli belirsiz bir şeyler düşünüyorum. Neden yapmıyorum? Ben kendimi resim yapamadığıma ve yapamayacağıma inandırdım. Oysa o tablolar ufak da olsa bir sergiye kabul edilmiş ve rengi yakaladığım söylenmişti. Bense kendime: "Bu mu rengi yakalamak?" demiştim. Yine de sergi sonunda haftalarca yaptığım resmi geri almanın peşine düşmüştüm. Çünkü o resmi tiner kokularıyla sarmaş dolaş olarak tamı tamına sekiz saatte yemeden, içmeden, dünyadan koparak yapmıştım. Dünyadan koptuğum saatlerin somut bir kanıtıydı o tablo!

Belki de nasıl yapıldığını unuttum. Dünyadan nasıl kopulduğunu. Yine de hala aklımda kara kalem çalışamadığım gerçeği dolanıp duruyor. Çünkü çocukluğumdan beri kurşun kalem kullanamıyorum, o kuru sesi duymaya katlanamıyorum. Kuru şeylerden nefret ediyorum. O yüzden resimlerin taslağını uçlu kalemle çizerdim. Kara kalem çalışmaları yapmayı hep istedim. Belki kulaklık takıp müziği son ses açsam kurşun kalemin sesini duymazdım ama ben sesleri bile çok iyi hayal ediyorum. Bir de okul sıralarına uçlu kalemle saçma sapan figürler çizerdim ve sonra fotoğraflarını çekip saklardım. Çünkü ertesi gün tanımadığım insanlar tarafından silinmiş olurdu. Çünkü her şey saçma sapandı. Çünkü sıraya isimler yazmak yerine çizmeyi seçmem hataydı. Her gün hatalarımı tekrar etmeye devam ettim. Sonra bir gün durdum. Çünkü saçmalıyordum.

Yazmak da çok rahatlatıcı. Nereden aklıma geliyor da çocukluğuma inip çıkıyorum inan bilmiyorum. Bir yerde her şey oraya bağlanıyor sanırım. Resim yaparken hiç endişeli olmadım. Ama şu notları silmek diğer bütün her şeyde yaşadığım o endişeyi silmek gibi bir şey olacak.

*

Bazen önümüzü göremediğimiz yollar daha bir yürünesi. Spoiler almadan karanlıkta yol almak. Belki yönümü bulamam ve kaybolurum. Zaten yön duygum yok. Kaybolduğumu bilmeden yürürüm, yürürüm, yürürüm. Belki de sürekli bir şeylere çarpıp düşüp diz kapağımın rengini mora çeviririm. Daha geçen gün hayatımın en efsane düşüşünü yaparak diz kapaklarımın haftalarca normal rengine dönemeyeceği mor rengini almasına sebep oldum. Sinirlenince düşüyorum galiba. Acı eşiğimi geçerek bayılacak oldum ama annem bayılmama bile müsade etmeden beni kaldırmaya girişti. Çünkü anneler böyledir. O yanındayken bayılamazsın bile. Sonra çok güldük ama diz kapağım hiç gülmedi. Zaten sakarlıkta üstüme yoktur ama o düşüşten sonra kendi rekorumu kırdım sanırım.

Bu sıralar kafam çok karışık. Tıpkı bu yazı gibi. Bazı şeyler olduğu gibidir, karışıksa karışık. Bazen düzeni kenara fırlatır atarsın ve karışık karanlığa karışırsın. Hem karanlıkta daha iyi görüyorum. Karanlıkta her şey daha kolay. Her yer çok parlak olursa da göremiyorum ve düşüyorum. Bu yüzden karanlık daha iyi.

*

Dünyada ne yaptığım ve ne yapacağım konusunda çok düşündüm. Her düşündüğümde farklı bir karara vardım. Sonunda istediklerimin bile istemediklerim olduğuna karar verdim. Ama gerçek isteklerim konusunda hiç tereddüde düşmedim. İnsanlar üniversite okuduktan sonra okuduğum bölümle uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan işleri yapabileceğimi yoksa kendi mesleğimle pek bir şey yapamayacağımı, para kazanamayacağımı, kazansam bile çok zor olacağını söylemeye başladılar. Para kazanmam gerekiyor ama para bana gerçekten istediğim şeyleri vaat etmiyor. Birilerinin bir şeyleri hayal etmesi ve onun için eğitim hayatını şekillendirmeye çalışması çok mu tuhaf? O zaman neden hedefler koyup bu bölümü okudum ki? Başka bir şey yapmayı isteseydim onun üzerine okurdum. Senarist olamazmışım. Olurum. Çünkü bu meslek koşullarının ne kadar yıpratıcı, yorucu ve kaos dolu olduğunu biliyorum. Tıpkı diğer meslekler gibi. Buna rağmen ve belki de sırf bunun için istiyorum. Zaten elimde olan bir şey de değil bu. Ben istemesem de oluyorum.

Bir film yazmak istiyorum, içine karakterler yerleştirip kendimi dışında bırakıyorum. Bir filmin içinde birilerini yaşatıyorum ama asla kendi filmimi yazmayacağımı biliyorum. Kendi hayatımı özenle yazıp o senaryoya göre yaşamayacağımı biliyorum. Kendi dünyamı baştan sona oluşturamam ama birilerinin içine girmek isteyeceği bir film yazabilirim. Sonra birileri o karakterlere can verir. Fakat ilk soluğu senarist verir. Bunu kimse bilmez. Bilse de umursamaz. Ben de senaryo yazmaktan hiç vazgeçmem. Hiçbir zaman hiçbir senaryomda başardığımı düşünmeyecek olsam bile hayal edip yazmaya devam edeceğim. Çünkü aklımda yeni dünyalar yaratmayı durduramıyorum.

Belki de Dünya algılamaya çalıştığımızdan daha ufak ve hayal dünyamız kadar geniş değil. Sadece yapmak istediklerimizi yapıp yapmadığımız önemli. Çünkü yapsak da yapmasak da öleceğiz. Hayal ettiklerimizi koyduğumuz rafları gerçek dünyaya uyarlamaya başlamazsak asla ulaşamayacağız. Kendimize olan kibrimiz yüzünden sonunda hiçbir şey yapmış olacağız. Ben hiçbir şeyden nefret ederim. O yüzden bir şey yapacağım. Aklımdan geçirdiğim gibi, tam olarak öyle. Pes etmeyeceğim tek şey bu. Hayal ettiğim gibi yaşamayacaksam da hayal ettiklerimi yapmaya çalıştığım bir hayat yaşayacağım.
SIR: Başı var sonu yok. Öyle hissediyorum.

Yorumlar

  1. Ulaşılan raflara, ve "belki diğerlerinden farklıdır"lara selam olsun!..
    O filmleri izlemek, ya da en azından o senaryoları büyük bir keyifle okumayı bekleyeceğiz, efendim :)
    Ve unutmadan, o tuval boş kalmasın! :)
    Ve...

    "Hayal ettiğim gibi yaşamayacaksam da hayal ettiklerimi yapmaya çalıştığım bir hayat yaşayacağım."
    -Karşı çıkışlar buradan, hoşgeldiniz! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım tuval bir süre daha boş kalacak, efendim. :)
      Çok teşekkür ederim! :)
      Karşı çıkışlarımla,

      Sil
  2. Hayal ettiklerim değil de Hedefe koyduğum düşünceler var artık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayal ettiklerinizin hedeflerinize dönüşmesini diliyorum. :)

      Sil
  3. Okurken kendimi sorguladım.. Böyle yazılar ilham oluyor kişiye.. Yön veriyor işte. Pusulayı elime almışım da öyle kendimi sorgulamışım gibi hissettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle hissetmeniz, üzerine düşünmeniz çok mutlu etti!!! Teşekkür ederim, değerli yorumunuz için! :)

      Sil
  4. Çok beğenerek okudum. Kafasındaki her şeyi yapmalı insan fırsatını bulduğunda; korkmadan, çekinmeden, endişelenmeden...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En çok da endişelenmeden.
      Çok teşekkür ederim... :)

      Sil
  5. Ben esas bu uzun yorumlarınıza çok mutlu oluyorum. Öyle mutlu ediyor ki aklınızdan geçenleri benimle böylesine harika cümlelerle paylaşmanız! :) Asla bundan şikayet etmem. Bir yazınızda karşılaşmıştım sanırım, Radyo, Televizyon ve Sinema okumaya karar verdiğinizi. Ben de okudum, bitirdim. Umarım hayal ettiğiniz gibi bir hayatı yaşarsınız! :)

    Nihayetinde okuyup teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor elimden. Fakat teşekkür ederim. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar