Yakıcı Sırlar, Bükülen Zaman, Sonsuzluk ve Dram

Kendimizden bile sakladığımız şeyleri kendimize itiraf ettiğimizde ne olur? Bütün duyguların başından aşağı kaynar su dökülüyor gibi akarak bedenini yakmaya başlar ve bu hayatta olduğun sürece devam eder. Buz kovasına dalmak istersin ama bunun tek yolu vardır: ölmek. Kendinden sakladığın her şeyi itiraf ettin ve şimdi bu oyunun hiçbir heyecanı kalmadı. Çünkü derinlerde bir yerde sen yalnızca sıradan bir denektin. Ne yaparsan yap izlerin silinecek ve ne yaparsan yap sonunda bir anlamı olmayacak. Çünkü son. Her şey son bulur ve yaşanmamış sayılır. Eğer son, bir karanlıksa ya da sıfırlama tuşu gibi bir şeyse, o halde neden çabalıyorsun? Doğruyu söyle, kendin için yaşamayı bırakalı ne kadar zaman oldu ya da başından beri kendinden sakladığın sırlarınla, yaşamayı kendin için yaptığın bir eylem haline getiremedin mi? 

Sen hiç yaşadın mı? Oyun için değil, yemek için değil, eğitim için değil, barınma için değil, iş için değil, ailen için değil... Sen hiç kendi hayatın için yaşadın mı? Ne yapmak istedin? Ne yapmak isterdin? Ne yapacaksın? Kendin için yapabileceğin tek şey buz kovasına dalmak. Ama yapmıyorsun. Çünkü henüz kendin için yaşamaya başlamadın. Birileri için hayatta kalmaya çalışıyorsun. Bunu onlara söylesen sana aldırış etmezler. Çünkü biliyorsun, anlamak istemiyorlar. Anlamaya çalışırken delireceklerini biliyorlar ve korkuyorlar; senden.

Herkes çok uzun bir yaşam süremizin olduğunu söylüyor. Fakat hiçbir zaman çok uzun yaşadığımı, yaşayacağımı veya bu sürenin çok uzun olduğunu düşünmedim. Hissettiğim şu ki; ben dün doğdum. İnsanlar günleri, haftaları, ayları, yılları, yüzyılları nasıl ayırırlar bilmiyorum ama şimdiye kadar olan bütün yaşamım bana sadece birkaç saatmiş gibi geliyor. Yani bütün hayatım gözlerimin önünde ve işte; hızlıca akıp gidiyor. Yavaşça büyümedim ben. Belki de sahip olduğunuz zaman algımı yitirdim ya da bende ondan hiç yoktu. Bilmiyorum. Bildiğim tek şey zamanın bükülebildiği. Bükülüyor ve bükülüyor. Sonsuza dek ve sonsuza baş...

Zamanı durdurmanın bir yolunu bulsam sonsuza dek devam ettirmem. Çünkü bütün harika kitapları, harika filmleri ve harika dizileri seyretmek için sonsuzluğa ihtiyacım var. O kadar çok zamana ihtiyacım var ki... Aklımdakilerle mücadele edip gerçekliğe karıştırmak için zihnimi, çok çok uzun bir yaşama ihtiyacım var. Ne yazık ki hiçbir zaman daha azıyla yetinen bir insan olamadım. Bu yüzden zamanı yeterince iyi kullanamadım. Zamana karşı her zaman aç davrandım. Çünkü ne kadar yersem yiyeyim doymak bilmedi zihnim.

*

Aynı sebepleri birçok kez tekrarlıyorsun. Fakat sen yalnız kendini inandırmayı amaçlıyorsun. Üzgünüm, filmlerdeki gibi bir aşka sahip olmak şöyle dursun; hiçbir zaman şahit bile olmayacaksın. Hayal ettiğin bir yaşamın olmayacak. En kötüsü de Dünya'nın tamamını göremeyeceksin, uzayı, diğer gezegenleri... Üzgünüm, bu senin hayatının en büyük dramı olacak ama hiçbir zaman Doctor Tardis'le gelip seni zaman yolculuğuna götürmeyecek ve yol arkadaşı olamayacaksın. Çok üzgünüm ama 11 yaşına geri dönüp Hogwarts'tan gelen bir baykuşla bir mektup alıp asa'nla muhteşem bir serüveni yaşamaya başlayamayacaksın. Sen ancak yazabilirsin; oynayamazsın. Zannımca oynasaydın da girdiğin karakterden çıkamayarak kendi hayatının kabusunu yaratacaktın. Bak, bir kitabın içine giremezsin tamam mı? O kitabın sonunu değiştiremeyeceksin, bunu unut! Elle tutulur şeyler iste de yapalım artık. Çünkü üzülüyorsun ve omuz silkip, "İstemiyorum." diyerek bir yere varamazsın. Gerçekliğe tutunamadığını biliyorum, yapamıyorsun. Yapacak sebep arıyor yine de bulamıyorsun. O halde ne yapmalısın? Bilmiyorum. Ben de bunu bilmiyorum. Bilmiyorum işte! İnan bana. Ben bile bu kadar çabuk büyüyeceğimi tahmin etmiştim. 

SIR: Bir ihtimal daha var. Burada olmayan.

Yorumlar

  1. Evet gerçekten de başkaları için yaşamaktayız.

    YanıtlaSil
  2. Ben bile bu kadar çabuk büyüyeceğimi tahmin etmemiştim:)

    YanıtlaSil
  3. Yazdıkların dramdan ziyade umut kokuyor. :) Ve ne yazık ki artık sağlam bir umuda sahip değilim. Sallantılı, çok sallantılı. Bana sahiden sürekli geçmişteki halimi hatırlatıyorsun. Umarım hep bu şekilde umutlu kalırsın. :) Bunu gerçekten çok isterim. Hayatta umudunu kaybeden bir insan kadar ne can yakabilir bilmiyorum çünkü. Sanırım bu gerçekleşirken çok, çok kötü şeylerin varlığını fark ediyor insan ve bunları fark etmeni istemiyorum. Çünkü umudu içinde barındıracak kadar güzel insanların içine bunlar sığmıyor.

    Sevgiyle, umutla ve harikulade gerçeklikle... :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar