Gri Balık


"Dünya'nın sonu değil." (Ne güzel bir cümle!)

Bir şeyleri ucu ucuna kaçırmak... "Çırpınma, zamanı geriye saramazsın." diyerek laftan anlamamak, 'isteyince hemen olsun'culardan olmak hiç hoş şey değil. Çünkü bazen savaşmak zorundasın. Bu kelimeyi ne kadar sevmesen de hayatta kalmak için bunu yapmalısın.

Aklımdaki tüm düşünce düğümlerinden kurtulmak istiyorum. Böyle bomboş bir beyin istiyorum bazen. Çok mu abarttım bilmiyorum ama gerçekten düşünmekten ölecek gibi hissediyorum. Bırak yarın yarında kalsın lütfen. Fazlası zarar. Ortasını bulmak lazım.

Gri ol, gri ol, gri...

Bugün, yıllar sonra gerçekleşeceğini hissettiğin bir görüntü belirdi zihninde. Acı istiyordun, acı sana yaşadığını hissettirecek mi sahiden? Nasılsın? En azından boşlukta mı değilsin? Bu acı da fazla dolup taşmadı mı zihninden? Orta yolu yıllar sonra bile bulamadın, değil mi? Çünkü sen hiçbir zaman ortası olamadın bir kitabın. Ya başındaydın hayatın ya sonunda... Sen hep gri olmak istedin ama gri olamazsın. Tüm renkleri taşırsın. Çünkü sen uçurumsun. Ya atlarsın ya düşersin. Seç birini. Geri dönüşü yok. Düşersen yüzemezsin ama atlarsan balık olursun.


Heyecanlı olduğumda bildiğim bütün kelimeleri kullanmak istiyorum. Evrendeki bütün lisanları öğrenip, bütün canlılarla konuşmak istiyorum. Böyle dünyam çoğalsın istiyor hiçbir cümleye sığamıyorum. Cümlelerim arttıkça kaybolmuyor, yeniden var oluyorum. Çok garip bir coşku bu!


Belki de hayal ettiklerin hayal ettiğin gibi değildir.

Rüyamda beş yıl önceki kendimin yanına gittim ve ona dedim ki: "Bildiğini okumaya devam et. İyi gidiyorsun." O, sadece gülümsedi. Bense daha fazla şey söylemek isterken neden sadece o cümleleri kurduğumu sorgulayarak geri döndüm. Hiçbir şey değişmedi; her şey aynı. Sanırım tam da böyle olmasını istemiştim. Çünkü pişmanlıkla hayat geçmiyor. Değiştireceğiniz her şey sizi ummadığınız kötü bir noktaya götürebilir ve bu daha fazla pişmanlık demek. Şu an olduğunuz noktaya gerçek duygularınızla geldiyseniz pişman olmak için hiçbir gerekçeniz yok. Bu yüzden bildiğinizi okumaya devam edin, iyi gidiyorsunuz. İyi gitmediğinizi düşünüyorsanız bilmediğiniz şeyleri okuyarak öğrenmeye başlayın ve bilmediklerinizi bildikleriniz haline getirin. Böylelikle beş yıl önceki halinize giderseniz sırtını sıvazlamanıza bile ihtiyacı olmaz.
Kabukta Yaşam
SIR: Hayatta en çok ihtiyaç duyduğumuz şey yine kendimizdir.



Yorumlar

  1. Voaa, nereden başlasam bilmiyorum. Öncelikle blogunun Amelie temalı olması çok güzel :) Benim blog içinde kullandığım görsel de oradan fark etmişsindir zaten :) Blogun aşırı hoş yahuuu *-* İsmi hele çok yaratıcı zamanında ben de yaratıcı bir şeylerle katılsaydım keşke şimdi büyük pişmanlık duyuyorum ühühühühühühühü. Yazın içinse ayrı bir vovvvv! Başlığı okuduğumda böyle şeylerle karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet profil fotoğrafınızdan fark etmiştim, çok güzel görünüyor. :) Blogumun ismi başta farklıydı ve bir riske girip değiştireli uzun zaman oluyor. Tüm güzel cümleleriniz için çok teşekkür ederim, harika bir enerjiniz var. :)

      Sil
    2. Zaman Tuşu, teşekkür ederim enerji hakkında söyledikleriniz için :) Benim blogun mazisi derin 6 yılı geçti galiba ondan hiç kıyamıyorum ismini değiştirmeye ama kim bilir belki bir gün eser ve booomm!

      Sil
    3. Ben teşekkür ederim asıl. :)
      Blogunuz bu ismiyle de güzel ama içinizden nasıl geliyorsa öyle davranın tabi. :)

      Sevgiler,

      Sil
  2. Takibe aldım sık sık gelirim yoruma

    YanıtlaSil
  3. Yorumunu okuduğumda kendimden şüphe duydum. Gerçekten sana bunları hissettirebilecek, düşündürebilecek kabiliyete sahip miyim diye. Ama demek ki hissettirebilmiş, düşündürebilmişim. Bunu bana fark ettirdiğin için sana o kadar minnettarım ki... Çok teşekkür ederim, arkadaşım. :) Birinin sırtını sıvazlamasına ihtiyacın olmayacak güçte bir insansın, o yüzden sırrımı fark edebiliyorsun. :) Ayrıca bir şeylere canını sıkmaya değmeyeceğini anladığın zamana gelmeni içtenlikle kutluyorum, bundan sonra her şey gözüne daha farklı görünecek. :)

    En içten sevgilerimle,

    YanıtlaSil
  4. Gri ol gri demişsiniz ya!.. Boşuna denmemiştir o. Siyahla beyazın makro ve mikro tonları arasında gidip gelen itidal noktalarıdır. Kafa ile kalbin, duygu ile düşüncenin aarsınadki ince çizgi. Ne çok katı olacaksın nede çok yumuşak; belki tatlısert olabilirsin. Gri deyince bu gelir benim aklıma. Siyah rengin gri sayesinde gittikçe açılarak beyazı bulması da manidardır. hani!..
    .....
    Grafik ustasıyım, bütün renklerin hastasıyım. Çalışma odamda sadece renklerin pantonesi olan ve renk skalasını oluşturan elli yetmişlik bir afişim var. Renklerle yetiniyorum desem yeridir vesselam.
    .....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bilmiyordum. Ne güzel anlatmışsınız; itidal noktalar, kafa ile kalbin, duygu ile düşüncenin arasındaki çizgi diye. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  5. Aslında benim de dahil olduğum Amelie tutkunlarını masaya yatırmak onların bu sevdalarının temelinde yatan yüce duyguyu ortaya çıkarmak isterdim. Gri olmaya gelince; ne öyle olmayı istedim, ne de olamadım diye hayıflandım. Uçurumun kenarında öylesine asılı kalmaktan kaçtım daima, çektim kendimi yukarı doğru, son bir gayretle, göze alarak dibe boylamayı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence Amelie'yi insanın ruhundaki ayrıntıyı sunduğu için seviyoruz. Gri olmaya gelince; kendinizi ne güzel anlatmışsınız. Teşekkür ederim.

      Sil
  6. ben bazı şeylerden pişmanım ama yapacak bir şey yok. Şimdi değiştirmeye çalışıyorum onları

    YanıtlaSil
  7. Takibe aldım faydalı bilgiler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar