Uçaklar da düşer.



Kuşları kıskanıyorum.

Onları izlediğimi her fark ettiklerinde kondukları yerden kendilerini intihar eder gibi aşağıya bir bırakışları var, görmen lazım! Sonra suratlarında komik bir ifadeyle tam yere düşecekken kanat çırpıp süzülerek uçmaya başlıyorlar. Alenen dalga geçiyorlar benle. Sanki hissediyorlar kıskandığımı. Ve bilerek: "Kandırdım!" diye güle güle kanat çırpıyorlar! Ben kahkahalarını duyuyorum. Vallahi duyuyorum! Ne vardı yani insanların da kanatları olsaydı?

Ne kadar çok ses doldu bir anda kulaklarıma! Kuşların şarkısı, kalbimin atış sesleri, birkaç sokak ötedeki insanların bağırışları, otomobillerin kulağı tırmalayan gürültüleri, rüzgarın sesi ve havaya yayılan radyasyon! Radyasyon bile doldu kulaklarıma! Bana, düşmekte olduğunu düşündüren uçağın sesi, belki de helikopter. Emin değilim ama sesi bu kadar yakınıma, böylesine şiddetle geldiğine göre hakikaten düşmek üzereydi. Ne zaman uçak sesi duysam kulak kesilirim hemen. Fakat uçağın düştüğü falan yoktu. Duyduğum tüm şiddetli uçak seslerini maceraperest kulağımla duyuyordum. Uçakların düşmesini istemiyordum ama düşen bir tanesini görmeyi istiyordum işte. Çünkü uçaklar da düşer. Biliyorsun.

Her şey o kadar sıradandı ki! Bir şeyler olsun istiyordum. O izlediğim bilim kurgu filmlerine, okuduğum bilim kurgu kitaplarına kendimi çok kaptırmıştım, evet! Gözlerimin gördüğü dünyadan çok daha fazlasını algılıyordu beynim. Öyleyse daha fazlasını isteyebilirim diye düşündüm. İstemekle kaldım. Havada süzülen milyonlarca tozu görebiliyordum. Sokağın başındayken bizim evde pişen yemeği tahmin edebiliyordum. Kulağım da iyiydi, fısır fısır konuşulanları bile duyabiliyordum. Tıpkı bilim kurgu evrenindeki olağanüstü insanlar gibiydim. Sıradan olağanüstü! Ama onları yazanlar, çekenler de insan değil miydi? Hem uçaklar düşebilir, pek tabii öyle Marvel kahramanları da olabilir. Tamam, Iron Man yok, diyebilirsin. Ama sana yok; bana var! Film evreninde belki, ama var. Şimdi bana rüyalarının hiç bilim kurgu evrenine dönüşmediğini söyleme. İnanmam! İnanırsam da vay haline. O zaman rüya görme yetinin ne manası kalırdı? İstediğin her şeyi yapabildiğin bir yer işte! Dünyada yapamadıklarını yapabileceğin bir evren! Değerini bilmek lazım. Bil işte, bilmek güzel. Fakat bazı rüyalar seni delirtebilir. Dikkatli ol.

***

Matematikten nefret ediyordum. Sırf ilgimi çekmediği için anlamıyordum kendisini. Bunu da dün fark ettim. Yıllardır matematiği neden sevmediğimi ve neden bir türlü anlamadığımı. Cevap basitti oysaki: ilgimi çekmiyordu. Anlamadığım bir şeyi de sevemiyordum. Ama esasında neden nefret ediyordum? Çünkü beynime zorla dayadılar bu şahsiyeti, bir silah gibi. Ve durmadan kafama kafama kurşun sıkıyordu. Bu şekilde sevmememin yanında bir de nefretime sahip oldu. Ama matematiğin sözelle birleştiği o mantık kısmı hoşuma gidiyordu doğrusu. Mantığı seviyordum çünkü. Mantığın birleştiği her şey ilgimi çekiyordu. Matematik de mantığa dahil, diyeceksin. Ama hangi mantığa?

Bu hayattaki hangi günümden gerçekten zevk aldım? Doğrusu hiçbir günden gerçek bir zevk almadım. Somut olan hiçbir şey ilgimi çekmedi, soyut olan ne varsa ona çekildim. Belki de bu yüzden.  Ne derseniz deyin ve ne yaparsanız yapın ama yıllarca bir odada oturup kalsanız bile içten de dıştan da değişime engel olamazsınız. Düşünce gücümüz olduğu için ve onu durduramadığımız için istesek de istemesek de değişiriz. Bu yüzden bana yarının bugünle aynı olduğunu söyleme. Asla aynı değil. Her gün daha fazla tükeniyoruz. Bazen kendimi bir tükenmez kalem gibi hissediyorum. Tükeniyorum, tükeniyorum ama bir türlü yazmayı bırakamıyorum, adıma da tükenmez diyorlar. Oysaki ben gayet tabii tükeniyorum işte. Esasında neden tükenmiyorum? Çünkü tükenmez kalemlerin mürekkebi biter ama kalem hala kalemdir, içine biraz daha mürekkep koyarsan yazmaya devam edecektir. Ve o mürekkep bir şekilde eklenir ciğerlerime.

Kalben'in, "Zırhı paslanmış bir kahraman gibiyim." sözlerindeki özne gibiyim şu sıralar. Zırhım o kadar paslanmış ki, ne kendime ne de kahramanı olduğum insanlara bir faydam olmuyor. Kahramanların da zırhı paslanıyor. Paslanan bir zırhı bile çıkarıp atamıyorum. Çünkü zırh benim. Paslansa da bana ait. Ve bu zırhın içindeyken kıpırdayamıyorum, elimden hiçbir şeyin gelmediğini hissediyorum. İlk defa. Sanki bu kez esasında benim elimde değilmiş ve benim yapabileceğim bir şey değilmiş gibi. Ve öyle. Sanki zamanı çoktan geçmiş ama ben hala kafa yoruyormuş gibiyim. Zamanı gelmemiş bir geçmişlik var üzerimde. Belki gerçek bir kahraman değilim, uçamıyorum da onlar gibi. Ama... E umutsuz bir insan da oldum. Şimdi hiçbir şeye benzemiyorum.

Ben uçamıyorum.
Kuşlar intihar şakası yapıyor.
Uçaklar düşüyor ama benden çok uzakta.
Dünya bilim kurguya dahil fakat çok sıradan.
Matematik benden nefret ediyor.
Yarım kalmış bir cümle gibiyim.
Tükenmez kalemler de tükenir.
Ben de olağanüstü değilim, sadece insanım.


(Yazıyla ilgisiz olarak sizi bu güzellikle baş başa bırakıyorum, efendim!)
Sır: Yıldızlarla konuşuyorum. Çocukluğumdan beri.

Yorumlar

  1. Uçak sesine ben de kulak kesilirim her vakit, birilerinin seyahat ettiğini düşünür, kıskanırım. Kuşları da kıskanırım, doğru. Sahi, kanatlarımız olsa ne olurdu sanki? Harika bir yazıydı, efendim, gerçekten. Her satırında kendime dair bir şeyler buldum, matematikten tutun da mürekkebe kadar. Ciğerlerinize her daim o mürekkebin dolması dileğiyle, saygılarımı sunarım. Kaleminize sağlık! :)

    Islık ve müzik... Harikaydı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç şaşırmıyorum artık bu benzerliklere. :) Uçaklar, ufolar, kuşlar, çimler, matematikler... Ciğerlerimiz mürekkepsiz kalmasın, efendim. :) Teşekkür ederim bu samimiyet dolu yorumunuz için. Saygı ve sevgi ile... Esen kalın!

      Islık ve müzik... Bu ay içinde vizyona girecek. :)

      Sil
    2. Filmi kesinlikle izleyeceğim o halde, efendim :)

      Sil
    3. Ben de, mutlaka. :)

      Sil
  2. Her şeyin mümkün olduğu dünyayı uzaklarda aramayın. Elinize bir kalem alın ve sözcüklerin ışığında kendi dünyanızı oluşturun. Kocaman hissedin kendinizi, düşmesine tanık olmak için yanıp tutuştuğunuz uçağın, tutup kanadından aşağıya çekiverin. Kuşların size oynadığı oyunlara inat siz sırıtın onlara bu sefer ta bulutlardan.
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar da ilham verici bir yorum bu! :) Kulağım, gözüm sizde, dikkate alıyorum söylediklerinizi. Teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. uçmak.... insanca dahi yaşayamazken mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanca dahi yaşayamazken. Fakat bu kelime üzerine yüklenen anlamlarda boğulmamak kaydıyla. Ve herkesin uçuşu kendine. Saygılar...

      Sil
  4. Seninle muhabbet etmişiz gibi iyi geldi. Seni dinlemek, duymak güzel şey. Sevgimle can dostum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok kıymetli arkadaşım, okuduğunu, yorumladığını görünce ettiğimiz o sohbeti canlandırabiliyorum kafamda. :) Seni de duymak güzel şey. :) Sevgilerimle...

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar